SAYI : 3
TARİH : 30.07.2024
Bilgi İletişim Teknolojilerinde (BİT) meydana gelen gelişmeler siyasal ve yönetsel alanda paradigma değişimine yol açmıştır. BİT temelli e-demokrasi uygulamaları hem uluslararası politika belgelerinde hem de akademik camiada oldukça önem atfedilen bir konu haline gelmiş, literatürde farklı yaklaşımlarla ele alınmaya başlanmıştır. E-demokrasi hem merkezi hem de yerel otoritelerce daha fazla katılım ve siyasi eşitlik hakkı, bütün paydaşların karar alma sürecine dahil edilerek daha iyi kararlar alınması, daha etkin bir kamu hizmeti sunumu ve meşru bir yönetim sağlanması açısından etkin bir araç olarak görülmektedir. Özellikle yerel yönetimlere yerel ve yerel üstü paydaşlarla ilişkileri kolaylaştırma, siyasal kapsayıcılığı arttırma, şeffaflık ve hesap verebilirliği geliştirme, vatandaşa duyarlılığı ve odaklanmayı arttırma gibi birçok yarar sunmaktadır. Literatürdeki Caldow, Aström, Nair, Päivärinta ve Sæbø’nun modellerii e-demokrasinin analizi konusunda yararlı bir çerçeve oluşturmaktadır. E-demokrasinin e-bilgi, e-kampanya, e-müzakere, e-şikâyet, e-dilekçe, e-girişim, e-danışma, e-katılımcı bütçeleme gibi uygulama araçları yerel yönetimlerde bilgilendirme, danışma ve aktif katılım aşamalarının daha kolay hale gelmesini sağlamakta, bütün paydaşları dijital ortamda bir araya getirerek sağlıklı bir yönetişim süreci sunmaktadır. Ancak yerel yönetimlerde e-demokrasi araçlarının tesisi ve yaygınlaşmasının önünde birtakım zorluklar bulunduğu da ifade edilmelidir. Yerel yönetimlerin e-demokrasi mekanizmalarına fazla önem vermemesi en büyük zorluklardandır. Bu konuda yöneticilerin istekli olmaları ve girişimde bulunmaları gerekmektedir. E-demokrasi uygulamalarının tesisine yönelik yatırım ve işletme maliyetinin yüksekliği bir başka zorluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka zorluk ise siber güvenlik açıklarına yönelik endişelerdir. Yöneticiler ve vatandaşlar dijital ortama taşınan bilgilerin güvenliği açısından tedirginlik yaşamaktadır. Vatandaşlar arasında dijital araçlara ulaşım açısından eşitsizlikler, diğer bir deyişle dijital bölünme de e-demokrasi açısından bir başka zorluğu meydana getirmektedir. E-demokrasinin yerleşmesi açısından önemli olan demokrasi kültürü ve uygulamalarındaki zayıflık ayrı bir zorluk alanı olarak ortaya çıkarmaktadır. Yerel yönetimlerde kurumsal kapasite eksiklikleri de e-demokrasinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için sıkıntılar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca e-demokrasi süreçlerinin gerçekten fonksiyonel bir şekilde işleyebilmesi için bütün toplumsal grupların eşit bir şekilde bu süreçlerde yer alması gerekmektedir. Bu yüzden siyasal katılım süreçlerinde görülen kapsayıcılık problemleri de e-demokrasi açısından bir başka sorun alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Etkin bir e-demokrasi tesis etmek için ise öncelikle bu engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle belediye başkanları ve meclisteki temsilciler konuya önem vererek sahiplenmeli ve teşvik etme noktasında harekete geçmelilerdir. E-demokrasinin önündeki engeller analiz edilmeli ve bu doğrultuda tespit edilen sorunların çözümüne yönelik gerekli iyileştirmeler gündeme alınmalıdır. Ayrıca kurumsal kültürün dönüşümünün sağlanması, kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, vatandaşlar ve toplumdaki diğer aktörlerle iş birliğinin sağlanması ve iyi uygulamaların takip edilerek uyarlanması önem taşımaktadır.
Yazarlar : Tarkan Oktay , Merve Durmuş
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : Yerel Yönetim, e-demokrasi, dijitalleşme
Kentsel dönüşüm sanayileşmenin ve nüfus artışı ile yığılmanın zamanla beraberinde getirdiği bir olgu olarak dünya gündeminde yer etmektedir. Türkiye’de son birkaç on yılda kentsel dönüşüm;1999 Marmara, 2011 Van, 2020 İzmir, 2023 Kahramanmaraş gibi doğal afetlerle birlikte, ülke gündeminin en önemli, öncelikli ve sürekli konu başlıklarından biri haline gelmiştir. 2000 yılı öncesinde yapılan konutların ülkedeki yapı stokunun %43,5’ini oluşturuyor olması, ülke yüz ölçümünün %42’sinin 1. Derecede deprem kuşağında bulunması ile birlikte ele alındığında kentsel dönüşümün stratejik bir konu başlığı olarak öne çıkması doğaldır. Yapı stokunun teknolojik ve denetimli bir biçimde üretilebilmesi ve sürecin toplumsal dönüşüm ve güncel ihtiyaçlara da duyarlı bir bakış açısı ile yürütülmesi gerekliliği önemli bir tartışma konusudur. Bu bakımdan kentsel dönüşüm kavramı ve kapsamı, biraz da zorunlu olarak, ağırlıklı olarak afet riski çerçevesinde düşünülmekte ve düzenlenmektedir. Afet dirençli kentleşme modeline öncelik verilmesiyle birlikte, genel olarak kentsel dönüşüm kanunu olarak anlaşılan 2012 tarihli 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yapılmıştır. 2023 yılı başında genel hayata etkili afet bölgesi ilanını gerekli kılan büyüklükte bir kriz ile sonuçlanan Kahramanmaraş merkezli büyük depremler, Türkiye için afet yönetimi ve kentsel dönüşüm ilişkisini son yılların en somut gerçekliği olarak ortaya çıkarmıştır. Bir kentsel dönüşüm kanunu olarak anlaşılan 6306 sayılı kanunda düzenleme yapan 7471 sayılı kanun ile kentleşmenin İmar Kanunu dışında ve ötesinde bir etkili ve öncelikli durum oluşturan kentsel dönüşüm zorunluluğu ve aciliyeti ile gündemdeki yerini pekiştirmiştir. Bu çalışmada kentsel dönüşüm; Türkiye’de kentleşmenin zorunlu ve birikmiş olarak geldiği bir aşama olarak görülmektedir. Bu çalışma kentsel dönüşümün, Türkiye kentleşmesi ve kentsel gelişiminin daha sağlıklı şekilde seyredebilmesi için belirleyici bir değişken olduğunu belirtmektedir. Bu kapsamda sıklıkla yasal düzenlemelerde vurgulanan afet dirençli kentlerin oluşturulması temasına dikkat çekilerek bunun yanında sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik ve bütünsellik gibi kavramlar da eklenmektedir. Dolayısıyla teknik, mimarlık, mühendislik ve inşaat boyutları ile yasal – yönetsel ve sosyal boyutların birlikte ele alınmasının ve uyum gerekliliğinin önemine dikkat çekilmektedir. Tarihsel çerçevenin günümüze uzanan şekilde kısaca arka plan olarak sunulmasının ardından 2023 tarihli ve 7471 sayılı kanunun kentsel dönüşümün yeni yasal çerçevesi olup olmadığı tartışması makalede yapılmaktadır. Bu perspektifle yapılan inceleme ve saptamaların bir bütün oluşturarak değerlendirmelere açılması ve alan yazına katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Yazarlar : Seda Efe , Ayşen Peker Yıldızan , Hakan Mehmet Kiriş
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : Kent, Kentleşme, Kentsel Dönüşüm, Afet Dirençli Kent, 7471 Sayılı Kanun
Bu çalışma, kentsel ulaşım sorunlarını tarihsel bir perspektifle incelemeyi amaçlamaktadır. Kentsel ulaşım alanındaki sorunların tespiti ve bunların ne ölçüde çözüldüğünün tarihsel süreçte soruşturulması amacıyla istatistiki verilerden, bilimsel çalışmalardan ve araştırmalardan ve kurumlarca oluşturulan araştırma raporlarından faydalanılabileceği gibi incelenecek dönemi betimleyen roman, öykü, seyahatnâme veya şiir gibi edebi kaynaklardan ve resim, heykel, sinema gibi diğer sanat dallarınca oluşturulan eserlerden de yararlanmak mümkündür. Bununla birlikte, bu eserler ancak belli bir kesitini veya anını betimledikleri dönem hakkında uzun soluklu ve kapsamlı bir panorama sunamaz ve çoğu zaman tek başlarına birer veri kaynağı olarak kabul edilemez. Bilimsel araştırmalar dışında kalan kaynaklardan faydalanmanın önemi düşünüldüğünde, belli aralıklarla yayımlanan gazete ve dergilerin ve bu yayınlardaki içeriğin, dönemsel bir kesit sunan eserlere nazaran daha güvenilir ve sistematik veriler sunduğu görülmektedir. Bu çerçevede, çalışmada belli aralıklarla çıkan mizah dergilerinde yayımlanan karikatürlerden yararlanılmıştır. Çalışma kapsamında 1933-1967 yılları arasında yayımlanan Akbaba dergisi taranmış, kentsel ulaşıma dair karikatürler fotoğraflanarak kaydedilmiştir. Taranan karikatürler içerik analizine tâbi tutulmuştur. Bu doğrultuda, yayımlandıkları yıl da esas alınmak suretiyle her bir fotoğraf, biri kentsel ulaşımda kullanılan taşıtları, diğeri ise kentsel ulaşımda yaşanan sorunları kapsayan iki ayrı kod grubu oluşturularak kodlanmıştır. Böylece analize dâhil edilen her bir karikatürün kentsel ulaşıma dair hangi sorun ya da sorunları, hangi taşıtlar temelinde ifade ettiği saptanmıştır. Çözümleme sonucunda, Türkiye’de yıllar içerisinde kentsel ulaşımda kullanılan taşıtların değiştiği, fakat kentsel ulaşımda yurttaşların yaşadığı sıkışıklık, kuralsızlık, altyapı/üstyapı yetersizliği, kadınların maruz kaldığı taciz gibi sorunların sabit kaldığı, dolayısıyla kentsel ulaşım alanındaki sorunların devam ettiği sonucuna varılmıştır.
Yazarlar : Levent Demirelli , Ülke Evrim Uysal
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : kentsel ulaşım, karikatür, toplu taşıma, ulaşım sorunları
Kentler katmanlaşarak kendini geliştiren, farklı tipte yapılı çevrelerden oluşan mekanlardır. Tarihte kırdan kente göçün artması ve mesken ihtiyacının doğması ile yeni yerleşimlerin oluşması sonucunda, kentte kurulan ilk yerleşim yerleri tarihi dokuları oluşturmaya başlamıştır. Geçmişten günümüze miras olan tarihi dokular geçmişin izlerini, yaşantısını, kültürünü, toplum yapısını, kimliğini ve daha birçok unsuru günümüze aktaran mekanlardır. Toplumların kimliklerini koruyabilmeleri ancak geçmişi ile etkileşim halinde olarak mümkün olabilir. Bu etkileşimi sağlayan ve köprü görevi gören tarihi mekanlardır. Bu mekanların korunması, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılarak sürdürülebilmesi gereklidir. Bu tür tarihi mekanlar günümüzde özellikle son yıllarda koruma yaklaşımlarından olan ‘‘sokak sağlıklaştırma’’ çalışmalarıyla gündeme gelmektedir. Sokak sağlıklaştırma çalışmaları mevcut haliyle kullanımı yetersiz ve işlevsiz olan tarihi mekanların korunması, geliştirilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması ve gelecek kuşaklara aktarılmasıdır. Tarihi yapıların mülkiyeti devlete ya da özel mülkiyete ait olabilmektedir. Sokak sağlıklaştırma çalışmalarının ortaya çıkışındaki en büyük etmen özel mülkiyetteki tarihi yapıların tekil sağlıklaştırma çalışmalarının maliyetli olması ve mülk sahiplerinin bu koruma faaliyetlerini gerçekleştirememesidir. Bu sebeplerden ötürü sokak sağlıklaştırma çalışmaları gerekli kurum ve kuruluşlar bünyesinde yürütülmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de toplumun güncel bilgi kaynağı olan haberler üzerinden sokak sağlıklaştırma çalışmalarının bibliyometrik analizi yapılmıştır. Günümüzde tarihi çevrelerin korunması amacıyla sayıca artan sokak sağlıklaştırma çalışmalarının haberler üzerinden analizi yapılarak, üretilen projelerin detaylarının halk ile paylaşımı ve kullanıcı olan halkın dönütleri incelenmiştir. Sokak sağlıklaştırma konusunda yapılan haber yayınlarının içerik olarak yeterliliğinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Burada gerçekleştirilen sağlıklaştırma projelerinin topluma nasıl tanıtıldığı ve aktarıldığı, haberlerin içeriğinde hangi bilgilerin yer aldığı ve bu bilgilerin doğru aktarım için yeterli olup olmadığı değerlendirilmiştir. Google Haberler veri tabanı kullanılarak yapılan çalışmada 1 Ocak 2022 – 31 Aralık 2022 tarihleri arasındaki haber yayınları incelenmiştir. Belli kriterler doğrultusunda elde edilen 168 haber yayını konum, haber sayısı, haber kaynağı, haber tarihi, haber içeriği, yayın yöntemi, proje durumu, proje yöntemi, kurum ve bütçe başlıkları altında detaylı incelenmiştir. Türkiye’de yapılan sokak sağlıklaştırma çalışmalarının haberler üzerinden incelenmesi ve literatüre bu çalışmanın kazandırılması, gelecekte yapılacak benzer çalışmalara altlık oluşturması amacıyla önemlidir.
Yazarlar : Melike Kök , Hicran Hanım Halaç
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : google haberler, bibliyometrik analiz, sokak sağlıklaştırma, tarihi çevre, koruma
Kentleşme, gelişmiş ülkeler ile az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde benzer koşullar altında şekillenmemektedir. Gelişmiş ülkelerde kentleşme, sanayileşme ile paralel ilerleyen bir süreçken, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir sanayileşmeye dayanmaksızın gerçekleşmekte, çalışan nüfus büyük ölçüde ekonomik gelişme açısından düşük katkısı olan hizmet sektöründe yığılmakta ve işsizlik ile gizli işsizlik ekonominin belirleyici özelliği olmaktadır. Sağlıksız, hızlı ya da aşırı kentleşme gibi olgularla tanımlanan bu kentleşme türü nitelikleri itibariyle Türkiye’nin kentleşme süreci için de geçerlidir. Bu yüzden Türkiye’de kentleşme tarihinin kapsamlı bir okumasının yapılabilmesi için, Türkiye’deki kentleşme sürecinin de kendi dinamikleri bağlamında ele alınarak batıdaki örneklerinden farklı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında, yasal, kurumsal ve siyasal yapılanma çerçevesinde Türkiye kentleşme deneyiminin bir analizini yapmaktır. Söz konusu analiz, her dönemin kendisine özgü olan siyasal, ekonomik ve toplumsal koşulları göz önünde bulundurularak yapılmış ve ilgili mevzuat bu çerçevede ele alınmıştır.
Yazarlar : Hazal Ilgın Bahçeci Başarmak
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : Türkiye kentleşmesi, kentleşme, kentleşme tarihi, kentleşme politikası