SAYI : 1
TARİH : 2024
Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi (ÇYYD), yerel yönetimler, kentleşme ve çevre sorunları konusunda gerek yurt içindeki gerek başka ülkelerdeki olay ve örnekleri, gelişmeleri, uygulama ve çözüm yollarını araştıran ve inceleyen özgün makaleleri kabul etmektedir.1992 yılından beri düzenli olarak yayınlanan Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi hakemli, ulusal bir yayındır. Yılda 4 sayı (Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim) yayınlanmaktadır. Yayın dili Türkçedir. TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanı indekslerinde ve TR Dizin’de taranmaktadır. Dergide yayımlanan yazılar yazarın kişisel görüşünü yansıtır. Yayımlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, yüz yıllık tarihi boyunca her dönem göç hareketlerine maruz kaldığı tartışmasızdır. Bu süre zarfında göç hareketlerine ilişkin eğilimlerin tarihsel olarak farklılaştığı, ancak göç hacmi, göç yönetimi ve göç politikaları bağlamında asıl kopuşun ise 2010’lu yıllarda gerçekleştiği görülmektedir. Bu kopuşa rağmen göç yönetimi ve politikaları bağlamında kimi geleneksel politikalarının sürdürülmekte olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte son on yılda meydana gelen göç hareketlerinin bir neticesi olarak Türkiye’de yabancı sayısı daha önce olmadığı kadar artmış, demografik yapı değişerek yabancı nüfusu ülke nüfusunun yaklaşık % 6’sını oluşturur hale gelmiştir. Bunun karşısında ise özellikle son yıllarda Türkiye ekonomisinde yaşanılan kriz sonucunda başta genç ve eğitimli kesim olmak üzere dışarıya göç artmıştır. Yakın coğrafyadan gelen düşük nitelikli ve niteliksiz göçe karşın dışarıya artan orandaki beyin göçünün Türkiye Cumhuriyeti için demografik açıdan riskler barındırdığı değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzyılındaki dış göç hareketleri kronolojik olarak incelenerek dönemlere ayrılmakta ve her bir döneme egemen olan göç yönetimi ve politikaları açıklanmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı cumhuriyetin ilk yüzyılında edinilen tecrübeler ışığında ‘Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Nasıl Bir Göç Yönetimi?’ sorusunun cevabını aramaktır. Çalışma literatür araştırmasına dayanmakta olup birincil ve ikincil kaynaklardan edinilen bulgular çerçevesinde çalışmada betimleticiyi ve açıklayıcı bir yöntem benimsenmiştir. Çalışma, göç hareketleri, göç yönetimi ve politikalarıyla bağlantılı olarak Cumhuriyetin ilk yüzyılının bir muhasebesini çıkartması ve buradan edinilen deneyimler ışında Cumhuriyetin ikinci yüzyılında göç yönetimi ve politikaları bağlamında bilimsel bir değerlendirme ortaya koyması bakımından önem arz etmektedir. Çalışmada, Adalet ve Kalkınma Partisi dönemindeki göç yönetimi ve politikalarının Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki göç yönetimi ve politikalarıyla benzerlik ve farklılıkları ortaya koyulmakta, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve çağın gereklerine uygunluk arz eden insancıl, kapsayıcı, ulusal çıkarları ve birlikte yaşamın gereklerini gözeten bir göç yönetimi ve politikası önerilmektedir.
Yazarlar : Şenol Uzun
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : yabancılar, göç, demografi, göç yönetimi, kamu yönetimi
Dünya nüfusu hızla artarken, kaynakların tükenmesi, enerji ihtiyacının artması ve çevre kirliliği gibi çevre sorunları günümüzde daha fazla önem kazanmaktadır. Ancak, bu sorunlara çözüm arayışları da hız kesmeden devam etmektedir. Yeşil teknoloji, bu sorunların üstesinden gelmeye yardımcı olan önemli bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Yeşil teknoloji, temiz teknoloji veya sürdürülebilir teknoloji, çevreye ve insan sağlığına daha az zarar veren veya hiç zarar vermeyen teknolojileri ifade eder. Temel amacı, doğal kaynakları verimli bir şekilde kullanmak, enerji tüketimini azaltmak ve çevresel etkileri minimize etmektir. Yeşil teknoloji, daha temiz üretim süreçleri, enerji tasarrufu ve atık azaltma yöntemleri gibi bir dizi farklı alanda uygulanabilir. Yeşil teknoloji, çevresel sorunlarla başa çıkmak ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için önemli bir araçtır. Yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği teknolojileri ve yeşil ulaşım sistemleri gibi yeşil teknoloji örnekleri, çevre koruma çabalarına büyük katkı sağlar. Yeşil teknoloji, doğal kaynakların tükenmesini ve çevre kirliliğini azaltmaya yönelik çözümler sunar. Bu teknolojiler, çevresel etkileri minimize ederek doğal ekosistemlere daha az zarar verir. Bu, enerji kaynaklarının daha verimli bir şekilde kullanılmasını ve enerji maliyetlerinin azalmasını sağlar. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji ve biyoyakıtlar gibi yenilenebilir enerji kaynakları, fosil yakıtların yerine kullanılarak karbon emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olur. Atık yönetimi ve geri dönüşüm süreçlerini iyileştirir. Bu, atıkların azaltılmasına, geri dönüşümün teşvik edilmesine ve çevreye zarar veren atıkların bertaraf edilmesine yardımcı olur. Bu teknolojilerin yaygınlaştırılması, doğal kaynakların korunmasına, enerji verimliliğinin artırılmasına ve çevre kirliliğinin azaltılmasına katkı sağlar. Bu nedenle, yeşil teknolojiye yapılan yatırımlar, hem çevre hem de ekonomi için uzun vadeli faydalar sağlayabilir.
Yazarlar : Seçil Mine Türk
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : Yeşil teknoloji, Çevreye duyarlı teknolojiler, çevresel teknoloji, temiz teknoloji, yeşil enerji
Bu çalışma, fiziki olarak yenilenen mekânlarda beklenen soylulaştırmanın toplumsal sosyoekonomik düzeye yansımasını incelemektedir. Soylulaştırma, kentsel dönüşüm kavramından ayrı olarak soylulaştırılan alanlarda yenilenen bina ve kentsel alanların yanı sıra, bu alanlarda yaşanan toplumsal dönüşüme de işaret etmektedir. Soylulaştırma literatüründe söz konusu toplumsal değişimin öncüsü yeni kentli orta sınıf olarak ifade edilmektedir. Yeni kentli orta sınıfın ayırıcı özelliği, erken sanayi toplumlarındaki üretim ve tüketim anlayışından farklı olarak entelektüel üretim ve tüketim ile kimliklerini ifade etmeleridir. Literatürde soylulaştırılan alanlarda yeni kentli orta sınıfla alakalı veriler genellikle bu alanlarda açılan iş yerleri aracılığıyla edinilmektedir. Ancak bu veriler soylulaştırılan mahallelerde ikamet eden toplumsal yapıyı açıklama açısından dolaylı veriler sunması sebebiyle sorunludur. Bu çalışma literatürdeki bu boşluğu gidermek için yeni bir veri elde etme yöntemi olarak meskûn mahallerde bulunan çöp konteynerlerindeki katı atıkların incelemektedir. Kentsel dönüşüme uğrayan Aydın ili Efeler ilçesinin Zafer ve Orta Mahallelerindeki çöp konteynerlerindeki katı atıkların incelenmesi ile, kendini entelektüel üretim ve tüketimleri üzerinden tanımlayan yeni kentli orta sınıfla ilgili birincil veri elde edilmiştir. Bu veriler, sosyoekonomik açıdan sırasıyla en alt ve en üst seviyede yer aldığı ifade edilebilecek olan Efeler ilçesindeki Ilıcabaşı ve Mimar Sinan Mahallelerinde yer alan çöp konteynerlerinden elde edilen verilerle kıyaslanarak, soylulaştırılmış alanlarda ikamet eden sosyal yapının literatürde ifade edilen yeni kentli orta sınıf imajını yansıtıp yansıtmadığı ile ilgili derinlemesine bir analiz yapılmaya çalışılmıştır.
Yazarlar : Faruk Çam Atahan Demirkol
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : Soylulaştırma, Yeni Kentli Orta Sınıf, Çöp, Katı Atık Analizi, Kentsel Dönüşüm
2014 yılı ile birlikte hizmet alanları il mülki sınırı haline getirilen büyükşehir belediyelerinde köy tüzel kişiliklerini kaybeden ve mahalle statüsüne dönüştürülen kırsal alanlara belediyeler hizmet sunmaya başlamıştır. Yine bu yerlerde var olan ve yeni kurulan Su ve Kanalizasyon İdareleri de özel ihtisas gerektiren su ve kanalizasyon hizmetlerini il mülki sınırı kapsamında ifa etmeye başlamıştır. Ancak kırsal ve kentsel alanların gereksinim duydukları hizmetlerin farklılaşması ve yaygın etkisi de dikkate alındığında belediyelerin geniş bir coğrafyada mahalli müşterek nitelikli hizmetleri zamanında ve gereği gibi sunması da zorlaşmıştır. Öte yandan belediyeler sınırlı kaynakları ile nüfus yoğunlukları farklı olan kentsel ve kırsal alanlar arasında hizmetlerin sunulması ile yerel kaynakların bölüştürülmesi konusunda da birçok sorunla karşı karşıya kalmıştır. Kırsala yapılan yatırımların maliyetli oluşu ile istisna ve muafiyetlerden kaynaklanan gelir azalışları da hizmet sunucularının kararlarını etkilemiştir. Böylece mali koşullar ve nüfus yoğunluğunun düşük olmasından kaynaklanan siyasi öncelikler sebebiyle kırsal alanlara hizmet sunumu noktasında yerel yöneticiler nezdinde isteksizlik ve kayıtsızlık hali ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak da kent genelinde eşgüdüm dâhilinde sunulması gereken hizmetler dikkate alındığında kırsal alanlara sunulan hizmetlerde gecikmeler yaşandığı ve hizmet kalitesinin de kayda değer derecede düştüğü tespit edilmiştir. Bu sebeple kırsal alanlar özelinde yaşanan bu önemli model değişikliği ile birlikte il özel idaresi deneyimi ile bütünşehir modelinin karşılaştırılması önem kazanmıştır. Bu çalışmada da Ordu ili Kumru ilçesi kırsal mahalleleri inceleme konusu yapılmış olup, köy tüzel kişiliğini kaybeden bu yeni kırsal mahalle muhtarları ile il mülki sınırı uygulamasının yarar ve sakıncalarının belirlenmesi, eski ve yeni uygulamanın mukayese edilmesi ve mevcut modelin iyileştirilmesi maksadıyla alınması gereken önlemlerin tespiti amaçlanmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış olup, kırsal mahalle muhtarları, Kumru Belediyesi bürokratları, Ordu Büyükşehir Belediyesi ile Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü yöneticileri ile yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler yapılmış, elde edilen bilgi ve bulgular 7 kategori ve 21 kod olarak MAXQDA 2022 programı yardımıyla incelenmiştir.
Yazarlar : Emrah Akduman Orhan Veli Alıcı
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : Büyükşehir Belediyesi Kanunu, Yerel İdareler, Mahalle, Belediye Kanunu, Kırsal Mahalle
Yaklaşık yüz yıl öncesine kadar dünyanın en zengin on ülkesinden biri konumunda olan Arjantin, günümüze kadar yönetsel ve ekonomik olarak önemli değişimler geçirmiştir. Ülkedeki federal yapılanma hem bu değişimlerden etkilenmiş hem de değişim yaşanmasında etkili olmuştur. Askeri yönetim dönemleri, karmaşık mali düzenlemeler ve uygulamalar gibi sorunlar değişimlerin nedeni, ekonomik krizler ve çok sayıdaki hukuksal düzenleme ise sonucu olmuştur. Ülkenin yaşadığı değişim süreci merkeziyetçi ve âdem-i merkeziyetçi uygulamalarla sonuçlanmıştır. Yönetsel olarak bakıldığında eyaletlerin kendi anayasalarının, yasama, yürütme ve yargı organlarının bulunması nedeniyle klasik bir federal devlet görüntüsü çizmektedir. Fakat mali açıdan Arjantin'in daha farklı bir yapıda olduğu görülmektedir. Ulusaltı hükümetlere gelir sağlama ve borçlanabilme bakımından geniş yetkiler tanınmıştır. Ancak kamu harcamaları konusunda ulusaltı hükümetlere yüklenen sorumlulukların büyüklüğü gelir-gider dengesizliğine neden olmaktadır. Söz konusu dengesizlik merkezden yapılan gelir transferleri ile giderilmeye çalışılmakta ancak bu da yerel yönetimlerin ve eyaletlerin özerkliğine gölge düşürmektedir.
Yazarlar : Onur Ergenay
Sayfa No :
Anahtar Kelimeler : Arjantin, Yerel Yönetimler, Mali Federalizm